20 Nisan 2011 Çarşamba

Thor'u beklemek...



Anthony Hopkins, Samuel Jackson, Natalie Portman ve Jaimie Alexander'ın (ki onu Kyle XY'dan tanıyoruz) oyuncu kadrosunda yer aldığı film Thor'un trailer'ını çok ilgi çekici yapmışlar. Binanın içinde gezerken tıklayarak farklı bölümlerle ilgili fotoğraf, bilgi ve videoları bulabiliyorsunuz. Bu, ayrıntılardan sadece biri.

İsveçli aktör Alexander Skarsgard (onu da True Blood'da Eric olarak görmüştük) başrolü Portman ile paylaşıyor. Söylemekte fayda var Anthony Hopkins filde Amerikan tanrılarından Odin'i canlandıracakmış. Merakla bekliyoruz.


Thor's Trailer

5 Nisan 2011 Salı

Kız ile Tanışmak



Ne büyük şans! Güneşli bir gün... Karnını iyice doyurmuş olmanın ağırlığı  çökmüş vücuduna. O ağırlık çökmüş vücudu bırakıveriyor çimenlerin üzerine, tabi güneş ışıklarının ideal şekilde düştüğü yeri özenle hesaplayarak.

Yanından insanlar geçiyor renk renk atkıları ve paltolarıyla. Ama O daha çok mavi giyenleri fark ediyor. Maviyi daha çok seviyor çünkü. Çimenlerin rüzgârla titreşen uçlarına dokunurken serin çimenlerin tırnaklarının arasından geçtiğini duyumsuyor. Özellikle üzerine ışık yansıyan çimenlere dokunuyor. Sonra bir diğerine ve bir diğerine…

Üç metre ilerideki ahşap banka kahverengi paltolu bir kız oturuyor. Kızın O’na baktığını hissediyor, yine de çimenlere dokunmaya devam ediyor. Kız, çantasından bir sigara çıkarıp yakıyor. Ağzına doldurduğu dumanı, dişlerinin arasından hafifçe çektiği hava ile birleştirerek ciğerlerine gönderiyor. Bu sırada kızla göz göze geliyorlar. Kız, O’nun ne kadar sevimli olduğunu düşünürken, O da kızın böyle bir günde neden güneş ışıklarını hesaplamadan, yarısı gölgede olan bir yere oturduğunu anlamaya çalışıyor.

Hiç beklemediği bir anda kız O’na doğru elini uzatıyor. Bir saniyeden biraz uzunca bir süre düşündükten sonra aniden yattığı yerden kalkıp kızın yanına doğru ilerliyor.

Onun konuştuğu dili bilen çok az insan vardır. Çoğu zaman ağzınızdan ses çıkmasa da birçok şeyi anlatabilirsiniz. Bu yüzden çok heyecanlanıyor çünkü ilk kez O’nun dilini bilen, O’nu anlayan bir insanla karşılaşıyor. Müthiş bir heyecan dalgası bedenini sarsarken, korkarak kızın eline dokunuyor. Soğukta üşümüş ellerin nasıl bu denli sıcak olduğunu merak ediyor. Eğilip kızın eline burnunu yaklaştırıyor. Parfüm kokusu… Sandal ağacı, yasemin, belki biraz da portakal çiçeği… Hafif bir rüzgâr esiyor o sırada. Yapraklar ağacın gövdesinden kurtulmak istercesine çırpınıyor. Gözlerini kısıp rüzgârı daha iyi hissederken saniyeler birbirini kovalıyor. Kim bilir neler geçiyor o sırada aklından.

Yavaşça açıyor gözlerini. Kızla bakışları kesişince gözbebekleri büyüyor. Kız iki gözünü birden usulca açıp kapayarak göz kırpıyor O’na. Ama bu hareketin ne anlama geldiğini çoğu kişi bilmez. Bu nedenle bir kez daha şaşırıyor. O da gözlerini yavaşça açıp kapayarak, kıza “ben de seni seviyorum” diyor. Kız gülümsüyor. Ve bu kız gülümserken gözlerin içi de gülüyor. Artık ne zaman bir kız O’na gülümsese, güneşli bir kış günü gelecek aklına. Kız gülümsemeye devam ediyor. Güneşli bir kış günü gibi…

Kızın yanına oturuyor ve açık duran eline yanağını yaslıyor. İpekmişçesine okşanan o yanak artık eski yanak değil sanki. Üzerinde hala okşamanın verdiği his duruyor. Hiç kımıldamıyor ki okşama hissi düşmesin yanağından. Tüm bedeni sevgiyle titriyor. Yavaş hareketlerle kıza biraz daha yaklaşıyor be başını dizlerine koyuyor. Üzerinde başka bir koku daha var. “Benim cinsimden birinin kokusu bu” diye düşünüyor. Kızın büyük olasılıkla birlikte yaşadığı hemcinsini kıskanıyor. “Onun yerinde ben olabilirdim” diyerek iç çekiyor.

Kızın, bileklerinden parfüm kokusu yayılan elleri O’nun omuzlarını okşuyor şimdi. Yüzünü yalayarak esiyor rüzgâr. Gözlerini kapatıyor. Belleğine kazıyor bu anı. Saçları uçuşuyor esintiyle. Ne kadar süre öylece durdular bilemiyor. Zamanın içinde bir boşluk bulmuş sanki. Ve o boşluktan çıkmak istemiyor hiç. Ama kızın konuşmaya başlamasıyla çıkmak zorunda kalıyor. Ağzından çıkanların ne anlama geldiğini anlamadan kızın gözlerinin içine bakıyor. “İyi şeyler söylüyor olmalı, gülümsüyor çünkü”. Oturduğu banktan kalkıyor kız ve O’na bakarken gözlerini açıp kapatıyor yine. O da kıza aynı şekilde karşılık veriyor. Kız arkasını dönüp uzaklaşmaya başlayınca O da banktan kalkıp takip ediyor. Birkaç adım sonra durup kızın gidişini izliyor.

Hüzünlü çünkü kızla yaşadığı bu iletişimi bir daha bulabilir mi bilmiyor. Mutlu çünkü kız her zaman orada bir yerde olacak ve kendisini seven birinin varlığını bilmek O’nu rahatlatıyor. Mutluluğu hüznüne ağır basıyor. Banka gidip oturuyor. Son on dakikadır yaşadıklarını tekrar geçiriyor aklından gözlerini kısarak. Bıyıklarını titretiyor. Güneşli bir gün olmasına rağmen hava serin. Kuyruğunu bedenine dolayıp ısınmaya çalışıyor. Güneşli bir günde mutlu, ama üşüyor.

Sevimli Nisan ayı takvimi :)



Daha önce ocak ve şubat ayı takvimlerini paylaştığım Curiosity Group nisan ayı takvimini sunar:

http://curiositygroup.com/wp-content/uploads/2011/03/Curiosity_april_cal_jazz_final.pdf

Koleksiyoncular için yağmurlu, şemsiyeli Mart ayı takvimi de aşağıda:

http://curiositygroup.com/wp-content/uploads/2011/03/Curiosity_april_cal_jazz_final.pdf





Enjoy!